SES BİLGİSİSes ve Dil Sesi
Genel anlamda kulağın duyabildiği titreşimlere ses denir. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime dil sesi denir. Dil sesleri, konuşma organlarının (ağız, burun, boğaz boşluğu ve soluk borusu) uyumlu çalışmasıyla, anlamlı kelimeler oluşturacak biçimde meydana gelir.
Ses, dilin en küçük birimidir. Kelimelerin söylenip yazılması ses değerlerine bağlıdır.
Sesler, anlam ayırt edici özelliğe de sahiptir:
ad/at, od/ot, sac/saç, hac/haç, hala/hâlâ, dahi/dâhi HARF ve HARF SİSTEMİ (ALFABE)
Dildeki sesleri gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlere harf denir. Yani harf, sesin yazıdaki karşılığıdır.
Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Alfabede bulunan harflerin dilin her sesini temsil edebilmesi önemlidir.
Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak, 01.11.1928 gün ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Bunların 21 tanesi ünsüzleri, 8 tanesi de ünlüleri karşılar.
Lâtin alfabesindeki “q”, “x” ve “w” harfleri alınmamış; bu alfabeye “ğ”, “i”, “ş” sesleri eklenmiştir.
Türk alfabesi, her ses için ayrı bir harf ve her harf için ayrı bir ses ilkesine göre düzenlenmiştir. Buna göre dilimiz, yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dildir.
Ses-Harf İlişkisi
Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.
Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de yazıya aktarılabilir. Nitekim Türk dili sırayla Göktürk, Uygur, Arap, Lâtin ve Kiril alfabeleriyle yazılmıştır.
SESLERİN Sınıflandırılması
Bir dilde bulunan sesler, o dilin ses dağarcığını oluşturur. Türkçenin ses dağarcığını da 29 ses oluşturur. Bu sesler, “ünlüler” ve “ünsüzler” olmak üzere ikiye ayrılır.
I. ÜNLÜLER
A. ÜNLÜLERİN ÖZELLİKLERİÜnlüler şu şekilde sınıflandırılır:
Bu sınıflandırmaya göre her ünlünün üç özelliği vardır.
*Buna göre hangi ünlünün hangi özelliğe sahip olduğuna tek tek bakalım:
Ünlülerin bu özellikleri ünlü uyumlarında ve bazı ses olaylarında karşımıza çıkacaktır.
Ünlülerin kullanımıyla ilgili bazı kurallar:
Saat, kanaat, şecaat, maarif, aile, kaide, mail, miat, dair, Siirt, buut (boyut), fiil...
şair, numune, iman (şa:ir, numu:ne, i:man)
-Ancak Türkçede uzun ünlü bulunmadığı için birçok yabancı kelimedeki uzun ünlüler Türkçede kısa telâffuz edilir.
beyaz, hiç, rahat...
-Bazen bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde uzunluk tekrar ortaya çıkar. esas›esası, hayat›hayatı, kanun›kanunen... (esa:sı, haya:tı, kanu:nen)
-Bazı örneklerde uzunluk ek getirildiğinde de ortaya çıkmaz. beyaz›beyazı, can›canım...
-Uzun ünlüler belli durumlar dışında gösterilmez.
Gösterilmeyenlere örn.: adalet, badem, beraber, şive, şube; Gösterilenlere örn.: âdet, yâr, âlem, şûra, hâlâ...
-Eski yazıdan çeviri yapılan bilimsel metinlerde uzun ünlüler özel işaretlerle gösterilebilir. a, u
B. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES UYUMLARI
Ünlülerin düzlük-yuvarlaklık, kalınlık-incelik ve darlık-genişlik özellikleri iki ses uyumunda karşımıza çıkar:
1. Büyük ünlü uyumu
2. Küçük ünlü uyumu.
Şimdi bu kuralları inceleyelim:
1. BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU
Kalınlık-incelik uyumu da denir.
sevilmek, ince, denizden, kelebekler, göstermelik...;
satılık, kalın, oyun, uçurtma, aşağı, sorular...
a› a, ı, o, u e› e, i, ö, ü ı› a, ı, o, u i› e, i, ö, ü
o› a, ı, o, u ö› e, i, ö, ü u› a, ı, o, u ü› e, i, ö, ü
a› a, ı e› e, i ı› a, ı i› e, i o› a, u ö› e, ü u› a, u ü› e, ü
-Değişikliğe uğramış Türkçe kelimeler:
şışman›şişman, ınanmak›inanmak, dakı›dahi, kanı›hani, alma›elma, ana›anne, karındaş›kardaş›kardeş, kangı›hangi...
-Yabancı kelimeler:
kalem, cihan, insan, merhamet, afiyet, asayiş, meteoroloji,semantik...
-Bazı yabancı kelimeler bu kurala uydurulmuştur.
divar›duvar, kalib›kalıp, brillante›pırlanta, suret›surat...
annemiz, kardeşçe, veriyordu, elmalık, dünyanın, merhametli...
-Ancak bazı yabancı kelimelerde, ünlüsü kalın olan son heceden sonra ince ünlü gelir. Bunun sebebi, kelime sonundaki ünsüzün ince oluşudur.
alkolü, emlâkçilik, hakikati, helâkimiz, kabulüm, saatte, sadakatten...
yürü›yürüdüm, yürümek, yürüyen, yürüsün, yürüme...
oku›okusun, okuyalım, okuyucu, okuduk...
-Ancak bu kurala uymayan ekler vardır:
-yor (şimdiki zaman eki) : geliyor, biliyor, istiyor, gizliyor...
-ken (zarf-fiil eki) : alırken, koşarken, bakarken...
-leyin (isimden zarf yapan ek): sabahleyin, akşamleyin
-(İ)mtırak (sıfattan sıfat yapan ek): yeşilimtırak, mavimtırak, ekşimtırak...
-ki (ilgi zamiri ve sıfat yapan ek): onunki, yukarıdaki, akşamki...
-Taş (isimden isim yapan ek) : meslektaş, ülküdaş...
-gil (aile bildirir) : halamgil, dayımgil, baklagiller...
-Ancak, bu eklerle yapılan bütün kelimeler büyük ünlü uyumuna aykırıdır denemez. Öyleyse bu eklerin ünlülerinin her zaman aynı özellikte (kalın veya ince) olduğunu, bu yüzden bazı kelimelerde uyuma girmediklerini söyleyebiliriz:öğleyin, gelirken, sarımtırak, seninki, arkadaş, eniştemgil... 2. KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU
Düzlük-yuvarlaklık uyumu da denir.
arkadaş, karanlık, kelime, merdiven, serilmek, ıslık, ılık, ırak, sıcaklık, incelik, iyi
kova, orak, oğlak, oğlan, gözlem, önem, uğrak, uygar, uğraşmak, üzer, üçer
okul, kuru, uygun, olumlu, bozulmuş, çocuk, oğul, okul, ölümlü, öküz, uğur, ululuk, üçüz, üzüm, süzgün...
Büyük ünlü uyumunda kelimedeki bütün ünlülerin kalınlık ve incelik bakımlarından uyuşmaları gerekli iken, küçük ünlü uyumunda her ünlü kendinden önceki ünlüye uymak zorundadır.
Meselâ, “kolaylık” örneğinde olduğu gibi “ı” ünlüsü kendinden önceki “a” ünlüsüne uyarken “a”dan önceki “o” ünlüsüne uymayabilir.
Bu özellik, yuvarlak ünlüden sonra düz-geniş ünlü geldiği zaman karşımıza çıkmaktadır:
ufaklık, uzaklık, olası, önemli, üzerinde...
a› a, e, ı, i e› a, e, ı, i ı› a, e, ı, i i› a, e, ı, i
o› a, e, u, ü ö› a, e, u, ü u› a, e, u, ü ü› a, e, u, ü
a› a, ı e› e, i ı› a, ı i› e, i o› a, u ö› e, ü u› a, u ü› e, ü
-Bu kurala uymayan yabancı kelimeler:
alkol, daktilo, mönü, akordeon, rötar, radyo, tiyatro, otobüs, televizyon, horoz, kamyon, siroz...
-Ancak bazı alıntı kelimeler bu kurala uydurulmuştur:
müdir›müdür, mümkin›mümkün, müşkil›müşkül...
-Bu kurala uymayan Türkçe kelimeler:
Avuç, avurt, kavurmak, kavuşmak, savurmak, kavun, karpuz, yağmur, çamur, tavuk, kabuk... -yor ve -ki ekleri de çoğu zaman bu kurala uymaz:geliyor, onunki... JKüçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere (Türkçe ve yabancı) getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar:
Kavunu, yağmurluk, müminlik, müzikçi...
Sonuç
anaerkil, ataerkil, babayiğit, pisboğaz, büyükbaş, küçükbaş (hayvan), camgöz, cingöz, paragöz, hoşbeş, yüzgöz (olmak), düztaban, Karagöz, karagöz (balığı), önayak (olmak), kafakol, tepegöz, tıknefes, günaydın, hanımeli, aslanpençesi, keçiboynuzu, yeşilbaş (ördek), dilberdudağı, tavukgöğsü, baştankara (kuş), düşeyazdım, gidedurun, çıkageldi, alabilirsin, alabildiğine (kalıplaşmış), bakıver, düşmeyegör, ölmeyegör, çöpçatan, günebakan, ordubozan, oyunbozan, yelkovan, yolkesen, akımtoplar, amperölçer, barışsever, basınçölçer, bilgisayar, sanatsever, yurtsever, vatansever karıncaezmez, kuşkonmaz, külyutmaz, varyemez
kalem, müzik, merasim; serbest, delil, fakat...
“mi” soru eki: geleyim mi, okudun mu
“de” bağlacı: sen de, o da, aldı da, özledim de...
*Ek-fiilin çekimi olan “ise” kelimesiyle “ile” edatı (hem edat hem bağlaç), bitişik yazıldıkları zaman ünlü uyumlarına girerler:
alır ise›alırsa, konu ile›konuyla...
kavun, mönü: büu var, küu yok
mezar, nazik: büu yok, küu var
a› a, ı e› e, i ı› ı, a i› i, e o› u, a ö› ü, e u› u, a ü› ü, e
C. ÜNLÜLERLE İLGİLİ SES OLAYLARI1. ÜNLÜ DÜŞMESİ
İki heceli olup birinci hecesinde geniş (a, e, o, ö), ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i, u, ü) bulunduran bazı Türkçe ve yabancı kelimelere ünlü ile başlayan veya tek ünlüden oluşan bir ek getirildiğinde kelimenin vurgusuz hâle gelen ikinci hecesindeki dar ünlünün düşmesine hece düşmesi denir. Buna orta hece düşmesi de denir:
ağız›ağzı, burun›burnu, koyun(bağır, döş)›koynuna, alın›alnı, oğul›oğlu, gönül›gönlüm, beniz,›benzi,
ömür›ömrüm, cürüm›cürmü, hüküm›hükmü, fikir›fikri...
ileri-le-mek›ilerlemek, koku-la-mak›koklamak,
kavuş-ak›kavşak, uyu›uyku, devir-›devril-...
-Bazı durumlarda geniş ünlüler de düşebilir: nerede›nerde, burada›burda, şurada›şurda...
-Bazı Arapça kelimelere (isim) yardımcı fiil getirildiğinde de hece düşmesi görülür:
kayıp›kaybolmak, emir›emretmek, keşif›keşfetmek, sabır›sabretmek...
*gönülden gönüle, ağıza, buruna, babadan oğula örneklerindeki gibi ekte geniş ünlü varsa hece düşmesi olmayabilir.
oyunu, koyunu vb. hece düşmesi olmayan kelimelerdir.
-Özel isimlerde hâliyle hece düşmesi olmaz:Gönül’e, Ömür’ü...
2. ÜNLÜ TÜREMESİ
Ünlü türemesinin görüldüğü yerler:
emir ‹ emr keşif ‹ keşf
azil ‹ azl nakil ‹ nakl
hüküm ‹ hükm bahis ‹ bahs
fikir ‹ fikr nutuk ‹ nutk
sabır ‹ sabr şahıs ‹ şahs
şehir ‹ şehr ilim ‹ ilm
zehir ‹ zehr zikir ‹ zikr
dar›dar-a-cık, az›az-ı-cık, bir›bir-i-cik, genç›genc-e-cik
ilimon, ıraf, Iramazan, İrecep, ıradıyo...
3. ÜNLÜ DARALMASI
söyle-yor›söylüyor anla-yor›anlıyor yaşa-yor›yaşıyor
de-yor›diyor de-e›diye de-en›diyen de-e-lim›diyelim ye-en›yiyen
ye-ince›yiyince ye-ecek›yiyecek
Not: deyince, deyip örneklerindeki e, yazıda korunur.
Not: ne-ye›niye kelimesinde de daralma vardır.
kork-ma-yor›korkmuyor,gel-me-yor›gelmiyor...
atlayarak (›atlıyarak), başlayan (›başlıyan), yaşayacak (›yaşıyacak), atlamayalım (›atlamıyalım), gelmeyen (›gelmiyen), gizleyeli (›gizliyeli)...
|
2 Aralık 2010 Perşembe
Ses Bilgisi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)